Portekiz “futbolcu fabrikası”na nasıl dönüştü?
Son dönemde futbol milli takımıyla uluslararası alanda iki şampiyonluk sevinci yaşayan Portekiz, geniş ve yetenekli oyuncu havuzuyla da dikkat çekiyor. Peki Portekiz "futbolcu fabrikası"na nasıl dönüştü? Gelin bu süreci beraber inceleyelim.
2016 yılında Avrupa Futbol Şampiyonası’nı kazanan, akabinde Uluslar Ligi’nin ilk şampiyonu olmayı başaran Portekiz, kulüpler düzeyindeki istikrarı ve “futbolcu fabrikası” kimliğiyle de dünya futbolunda fark yaratmaya başladı.
Cristiano Ronaldo gibi futbolcular, Jose Mourinho gibi teknik direktörler, Jorge Mendes gibi menajerler arasında öncü isimleri olan ülke futbolu, bu kaliteye nasıl erişti ve karşılığını ne şekilde alıyor? Birlikte inceleyeceğiz…
İlk altın kuşağın baş mimarı: Carlos Queiroz
Her alanda olduğu gibi, futbolda da bir ürünü elde etmenin yanında geliştirme, maksimum kaliteye ulaştırma ve sunumunu yaparak pazara kazandırma gereklilikleri mevcut. 80’li yıllarda, Portekiz’in alt yaş ve A milli düzeyde farklı milli takımlarını çalıştıran Carlos Queiroz, ülkedeki futbolcu gelişim çalışmalarının öncüsü oldu.
Queiroz, elindeki oyuncu grubunun yeteneğinden şüphe duymuyor, yalnızca kendilerine ‘oyun bilgisi’ aktarılması gerektiğini düşünüyordu. 1989 yılında, başında olduğu 16 Yaş Altı Milli Takımı’na Avrupa şampiyonluğu kazandıran antrenör, aynı yıl 20 Yaş Altı Milli Takımı ile Dünya Kupası’nı kazandı. 1991 yılında, farklı bir oyuncu grubuyla yeniden aynı yaş grubunda Dünya Kupası’na katılan tecrübeli antrenör, üst üste ikinci kez şampiyonluk kupasını Portekiz’e getirdi.
Bu başarılar, 20 yaş altı müsabakalarda Portekiz tarihinin ilk şampiyonlukları olduğu gibi, ülkenin genç yeteneklerinin taktiksel farkındalıklarını geliştirerek büyük kulüplerin radarına girmelerini sağladı.
Yatırımlar ve mantalite değişimi
Portekiz’de, 2000’lerde sayıları çok daha fazla artmış olmakla birlikte, uzun yıllardır “spor performansı” ve “antrenörlük” alanlarında üniversitelerden dereceli eğitimler veriliyor. Spor yöneticiliği alanında profesyonel eğitim şartı sunan ülkede, futbolun gelişimi adına ekonomik bir pay da ayrılıyor.
Portekiz Futbol Federasyonu, bir süredir gelecek vaadeden antrenörlerinin yeteneklerini geliştirmeleri adına kurslar, seminerler, atölye çalışmaları gibi eğitim imkanları sağlıyor. Tesisleşmeye de önem verilen ülkede, bu çalışmalara Avrupa’da iz bırakmış eski ve aktif futbolcular da nakit desteği veriyor.
Gözlemcilik ağları ve pazarlamada başarı
Ülkenin büyük kulüpleri, coğrafi avantajlarını doğru bir planlamayla birleştirerek Avrupa’nın ‘pazarı’ haline gelmeyi başardılar.
Özellikle Güney Amerikalı futbolcular için Portekiz, kültürel benzerliği, dil avantajı, kulüplerin genç oyunculara yaklaşımı, oyuncu satışlarından çekinmemeleri, antrenör ve çalışma koşulları gibi etmenlerle büyük bir fırsat niteliği taşıyor. Kıtadan ayrılan pek çok yetenek, Avrupa’ya uyum ve olgunlaşma süreçlerini Portekiz’de geçirerek, dünyanın büyük liglerine gitmeden evvel kendilerini hazırlama şansı yakalıyorlar.
Son dönemde tablo bir nebze değişmiş olsa da Avrupa’nın devleri, uzun yıllar boyunca genç yetenekleri bünyelerine dahil etme konusunda çekimser kaldılar. Bu kulüplerin tercihleri, genellikle bir ‘köprü’ aracılığıyla kıtada kendini ispat etmeyi başarmış, daha hazır oyuncuları bünyelerine katmaktan yana oldu. Portekiz, bu açıdan iyi bir madendi.
Ünlü menajer Nuno Correia, bu durumu şu sözleriyle açıklığa kavuşturuyor:
“Avrupa devleri, gelişmeye ihtiyacı olan futbolculara yönelmiyorlar. Değerlerini kanıtlamalarını bekliyorlar. Bu kulüplerin istediği, gelip hemen performans verecek ‘hazır’ oyuncular. Üzerinde çalışmak zorunda oldukları oyuncuları istemiyorlar. Yalnızca en yüksek seviyeye hazır olduklarını kanıtladıklarında devler onlar için geliyor. Bu süreçte, genç yeteneklerin tercihi Portekiz oluyor.”
Tüm bu sebeplerden yola çıkarak Portekiz devleri, oyuncu yetiştirmeyi, gözlemleyerek makul ücretlerle transfer etmeyi ve geliştirerek pazarlamayı kendilerine ilke edindiler. Meyvelerini de maddi karşılığıyla fazlasıyla topluyorlar.
Dünyanın “kâr” rekortmeni
2005 yılı ve sonrası ele alındığında, Dünya kulüpleri arasında en yüksek kâr ile futbolcu satışı yapan kulüp Benfica oldu. 594 milyon avroya yakın net gelir elde eden kırmızı-beyazlı ekibi, 520 milyon avro ile ülkenin bir başka devi Porto izliyor. Portekiz kulüplerinin damga vurduğu tablonun altıncı basamağında, yaklaşık 243 milyon avroluk kârıyla Sporting konumlanıyor.
Üç büyük kulüp, 16 yıllık periyot içerisinde toplam 1.616 oyuncunun satışını gerçekleştirdi. Kâr-zarar tablosunun dışına çıkıp, yalnızca satış gelirlerini baz aldığımızda ortaya inanılmaz bir sonuç çıkıyor: 3 milyar dolar…
Bu düzeyde devam eden gelir sürekliliği, kulüpleri ürettiği ve keşfettiği oyuncuları kullanma konusunda daha cüretkâr kılıyor. Öyle ki, şu sıralar Avrupa liglerinde, yalnızca Sporting altyapısından yetişmiş 54 aktif futbolcu boy gösteriyor.
Futbolcularda dönüşüm yaşandı
Cristiano Ronaldo’nun, uçsuz bucaksız yeteneklerinin yanında hırslı, çalışkan ve mükemmel profesyonellikte karakteri, ülkedeki yetenekli futbolcuların gelişim çizgisini de değiştirdi.
Portekiz’in pek çok altyapı ve A takım antrenörü, artık futbolcularından saha içerisinde üst seviyede çalışkanlık göstermelerini ve oyunun her yönünde katkı sağlamalarını beklemeye başladı. Şu sıralar Manchester’ın iki devinde forma giyen Bruno Fernandes ve Bernardo Silva gibi pek çok yıldız, müthiş teknik kapasitelerinin yanında, savunma katkıları ve eforlarıyla da fark yaratıyorlar.
Milli takımın güncel oyuncu havuzunda, Ruben Dias, Ruben Neves, Renato Sanches, Diogo Jota, Pedro Neto, Francisco Trincao ve Joao Felix gibi, genç yaşlarına rağmen önemli ligler ve kulüplerde kalitelerini ispatlamış futbolcular yer alıyor. 2008-2014 yılları arasında, pek çok mevkide Ronaldo’ya ayak uydurabilecek kalitede isimler bulmakta zorlanan ekip, hemen her pozisyonda üst seviye yıldızlara kavuşmuş durumda.
Beş büyük lige Portekiz damgası
Transfermarkt verilerine göre, Avrupa’nın beş büyük liginin dev kulüplerinde, Portekiz ekiplerinin altyapısından yetişmiş ya da yolundan geçmiş pek çok yıldız futbolcu bulunuyor.
Ederson, Bruno Fernandes, Bernardo Silva, Alex Telles, Ruben Dias, Joao Cancelo, Ruben Neves gibi pek çok yıldızın forma giydiği İngiltere Premier Ligi, bu alanda başı çekiyor. Verilere göre İspanya Ligi’nin en değerli iki oyuncusu Jan Oblak ve Joao Felix de, sıçramalarını Benfica’da yapmışlardı.
Dünya yıldızı Cristiano Ronaldo’nun forma giydiği Serie A’da, Rafael Leao, Danilo, Alex Sandro gibi Portekiz tedrisatlı isimler oynuyor. Andre Silva, Raphael Guerreiro gibi önemli oyuncularıyla Bundesliga ve Angel Di Maria, Renato Sanches gibi isimlerle Fransa da kategoriye dahil durumda.
Ülkenin devleri, Süper Lig’e de futbolcu gönderiyor
Portekiz’in kalburüstü takımları Sporting, Porto ve Benfica’da boy göstermiş yıldızlardan bazıları, kariyerlerine Süper Lig’de devam ediyor.
Bir dönem Porto formasını terletmiş Daniel Candeias ve Sporting’de oynamış Tiago Pinto ile Andre Sousa, Türkiye maceralarını henüz tamamlamadılar.
Yolu Benfica’dan geçen Miguel Lopes, Manuel Fernandes, Jesse Sekidika, Roderick Miranda ve Gedson Fernandes de Süper Lig’i renklendiriyorlar.
Yunanistan yıllarında, antrenörlüğünü özellikle savunma alanında geliştiren ve Portekiz’e iki büyük kupa kazandıran Fernando Santos’un arkasından, Sergio Conceiçao ve Ruben Amorim gibi önemli teknik adamlar geliyor. Futbolun her alanında gelişim sürekliliği sağlayan ülke, Avrupa arenasının zirvesinde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.