Nazım BURGUL
İADE-Î İKTİDAR
Viagra ile önce Yaşlı Batı ayağa kalktı, arkasından da diğer kıtalar bu duruma adapte oldu. Tabiî o zamanlar bu tip ‘geçici iktidar’ durumlarını dillendirmek çok da hoş karşılanmıyordu ta ki Milliyet Gazetesi eski yazarı Refik Erduran Usta konuyu ele alana kadar.
Refik Bey 70 yaşını Amerika’da kutlamış ve o gece, o mavi haptan yararlanarak konuyu kaleme almıştı; “Ne yalan söyleyim; böyle bir deneyimi gençliğimde bile yaşamadım. Yüzde 100 değil, yüzde 110 başarı” demişti köşe yazısında. Neyse, işte bugünkü konumuz ‘iade-î iktidar’a ilişkin kimyasal hap durumları değil. Bugünkü konumuz güç kavramı üzerinden bulunduğu topluluğa çakan ‘iktidar’ kavramı.
Bir defa iktidarın müdahil olmadığı, müdahale etmediği hiçbir alan yok. Eğitimden kültüre, spordan sanata, ekonomiden siyasete, dinden bilime kadar olan bütün toplumsal dokuları o işlemekte. Siyasilerin meşhur sözdür; “Hükümet olmak başka bir şey, iktidar olmak başka. Her hükümete gelen, iktidar olamaz. Ya gerçek iktidara ait olursun ya da ona ortak olursun. Yok öyle saldım mevlam çayıra ve de küçük dağları ben yarattımlara” derler ya, işte bu filnm hayatın her alanında da mevcut. Mâlum, Yeryüzünde iktidar olmayı içermeyen hiçbir düşünce ve de sistem yoktur.
İktidar kavramı, hayatın her alanını kapsayan çerçeve bir kavram değil midir bildik! Okul, aile, spor dünyası, toplum, devlet, iş hayatı ve kısacası insanlar arasındaki her türlü ilişkinin düzenlenmesi dolaylı veya doğrudan iktidar kavramıyla bağlantılıdır. Diğer bir anlatımla, insanlar arasında iktidarı ilgilendirmeyen hiçbir düzenleme biçiminden söz edilemez. Zira her düzenleme aynı zamanda bir güç unsuru içermektedir.
Kavram olarak: güçler arasındaki mücadelede üstün gelen gücün diğer güçler üzerinde belirleyici olması; “Toplumu yönetme gücünü ve/veya bir davranışı yönlendirme kabiliyetini elinde bulundurma” imkânına sahip olma hâli demek olan “iktidar” sözcüğü, daha çok toplum ve devletle bağlantılı olarak kavramsal anlamını kazanmaktadır.
İktidar, devleti kuran ve yaşatan güç olarak da tanımlanabilir mi? E kuvvetle ihtimâl! Toplum üzerinde hâkim olma gücünü yitiren bir iktidarın iktidarlığından söz edilemez. İktidar halkı kendisine itaat ettiren güçtür.
İşte, tam da bu’demde futbol hakemliği konusunda konuya kin ve de nefret gözlüğüyle konuya bakan arkadaşlar, ilgili hakemleri “kara gömlekli emek hırsızları” olarak lanse ederler. E hakemler n’apar? Bir defa hakemler de maç esnasında yaptıkları tüm hataların farkındadırlar ama yine de olayı saptırma, çarptırma ve de hatayı kabul etmeme eğilimi içerisinde debelenir dururlar. Bu düşüncemden dolayı hakem dostlar bana lütfen itiraz etmesinler! Konu aynen bu yönde ceryan eder. Ama gün sonu hakemin dediği olur. Maç içerisinde boşa itiraz etmeyin zira karar değişmiyor.